Büyük fıkıh (hukuk) bilgini,
Hanefi mezhebinin kurucusu İmam-ı Azam Ebû Hanîfe'nin (VIII. yüzyıl) ilmi
faaliyetleri yanında ticaretle de meşgul zengin bir zat olduğu malumdur. Bu
büyük insan, gündüz öğleye kadar mescitte talebelerine ders verir, öğleden sonra
da ticari işleri ile uğraşırdı. Bir gün ders verdiği sırada bir adam mescidin
kapısından seslendi:
- Ya imam, gemin battı!...
(İmamın ticari mal taşıyan gemileri mevcut)
İmam-ı
Azam bir anlık tereddütten sonra
- Elhamdülillah
dedi.
- Bir müddet sonra aynı adam
yeniden gelip haber verdi:
- Ya imam, bir yanlışlık
oldu batan gemi senin değilmiş.
İmam
bu yeni habere de:
- Elhamdülillah, diyerek
mukabele etti. Haber getiren kişi hayrete düştü:
- Ya imam, gemin battı diye
haber getirdik "Elhamdülillah" dedin. Batan geminin seninki olmadığını söyledim
yine "Elhamdülillah" dedin. Bu nasıl hamdetme böyle?
İmam-ı
Azam izah etti:
- Sen gemin battı diye haber
getirdiğinde iç âlemimi, kalbimi şöyle bir yokladım. Dünya malının yok
olmasından, elden çıkmasından dolayı en küçük bir üzüntü yoktu. Bu nedenle
Allah'a hamdettim. Batan geminin benimki olmadığı haberini getirdiğinde de aynı
şeyi yaptım. Dünya malına kavuşmaktan dolayı kalbimde bir sevinç yoktu. Dünya
malına karşı bu ilgisizliği bağışladığı için de Allah'a şükrettim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder