1 Mayıs 2013 Çarşamba

EY YÂR !


Ey Yâr!

Sözün mânâya değdiği noktadayım!
Nazarın kalpleri yaktığı demde.
Dilin hâle sukut ettiği,
Kalbin sonsuza meylettiği yerdeyim.
Elemin merkezindeyim ey Yâr, melâlin gölgesinde,
Bekleyişler arefesindeyim.

Söyle ey Yâr!
Hüznümü Sana nasıl arzetmeliyim?
İçinde Sen geçen cümleleri ezber mi etmeliyim?
Derdi heybeme yükleyip, yitik diyarlara mı gitmeliyim?
Hasretini sabırla bertaraf mı etmeli;
Yoksa bu hasrete şükrü mü öğretmeliyim?
Söyle ey Yâr! Seni nasıl yâd etmeliyim?
Lâl değmeli dilime belki,
Yüreğime Seni söyletmeliyim.

Tahammülün bittiği noktadayım ey Yâr!
Izdırabın bamtelini yokladığı demde.
Çarenin çaresizliğe biat ettiği,
Gam fırtınasının en sert estiği yerdeyim.
Kederdeyim ey Yâr!
Güneşin unutulduğu, yıldızların tutulduğu,
Işığını Seninle yitirmiş
Zulmet ülkesindeyim.

Şimdi Sen söyle ey Yâr!
Ruh hicrete götürmez mi bedeni?
Korkunun ellerinden tutmaz mı ümit?
Sevgin bitkin bir yolcuya kuvvet olmaz mı?
Sahralar yorgun adımlarla da aşılamaz mı?
Tâkatin bittiği yerde Yâr yetişmez mi?
Nâçârım diye inlesem cevap gelmez mi?
Hem gözyaşı ki; en sağlam setleri dahi yıkmaz mı?
Acılar ruhlarda iz bırakmaz mı?
Serden geçen Yâre ulaşamaz mı?
Nasıl anlatayım sevdamı başka?
Mürekkep ağlamadan kalem konuşamaz mı?
Eksik satırlarla merâm anlatılamaz mı?

Sen söyle ey Yâr!
Bu kalpte bu aşk ebeden kalamaz mı?
Gözlerim tebessümünden bir nebze alamaz mı?
Kendini yitiren, 
Ey Yâr Seni bulamaz mı?

(İktibas)



1 yorum:

  1. Bir gün kısmet olursa bu harika şiiri yorumlamak istiyorum... Eşsiz bir musiki eşliğinde...
    Nasip...

    YanıtlaSil